o kadındı, gökyüzü kadar mavi
deniz gibi dibi görünmeyen bir derinlikti.
bense o denizde açılmak isteyen bir kaptan.
derinlere dalmak istiyordum.
gökyüzünden gelen ışığı kaybedene dek.
denizin dibindeki ben
o denizin içini yanarak aydınlatmak isteyen ben
o denizin karanlığında kaybolmuşu bulmak isteyen ben
seninle yanmak istiyordum
bir bakışınla
bir gülüşünle
ya da bir hançerle ölmek istiyordum ama senin elinden
çünkü ölüm de seninle güzeldi
tıpkı ilk sesini duyduğum andaki gibi
keskin ve sakin
huzurla ölüm bir aradaydı
hangisini seçeceğin sana kalmıştı
ama ben seçtim
ölmeyi seçtim
çünkü herşeye senle son vermek en güzeldi.
(ergenlikten kalma voll:19298484)
ben sevgi nedir bilmezdim,
nasıl bilmediğim bir seyi tattırdın bana ?
ben umut nedir bilmezdim,
nasıl umut etmeyi öğrettin bana ?
bilmezdim ben seni,
nasıl tanıştırdın seni bana ?
bende sen olmayı nasıl öğrettin bana ?
bende ben değilde sen vardın sanki
ben benliğimi kaybetmiştim
çocuk söylesene
benliğimi nasil aldın elimden ?
ben ben olmayı becerememişken henüz
nasıl sen oldum çocuk ?
anlat bana
nedir bunun sırrı
anlat çocuk
öğret bana.
0
beğendim, ergen olduğum için sanırım. - xedegerveren 20.06.2017 23:00:31 |#3674130
0
+
-entiri.verilen_downvote
lisede bir dönem ciddi şekilde şiirler yazdım. blog açıp blogumda da paylaşıyordum. birilerinden kitap teklifleri almıştım, okul dergisinde de çıkıyordu şiirlerim. ( en büyük başarım jdjdbsh) sonra bı hissizlik geldi. sogudum her şeyden. öyle işte. hala da gelmiyor içimden.
6
+
-entiri.verilen_downvote
dünya üzerinde tattığım en güzel şey sen sanırdım
sevgilim sen hiç sucuklu kavurmalı tost yedin mi
her ısırıkta gözlerini kapatıp ayrılığın ağızda bıraktığı o kesif tadın dağılışına şahit oldun mu
belki sucuklu kavurmalı tost insanın yalnızlığını gidermiyor
tamam belki sucuklu kavurmalı tost boşlukları doldurmuyor
ama yanında ayranın ekşiliği ve tuzluluğu olunca insan başka şeylere de aşık olunabileceğini anlıyor
sevgilim sen hiç sucuklu kavurmalı tost yemedin
aslında bakarsan ben de yemedim
zaten sucuklu kavurmalı tostun ayrılıkla bir ilgisi yok
bunlar bir takım uydurma laflardır...
0
sucuklu kavurmalı tostta takılı kalan bir ben değilimdir inşallah :d - poturcuk 20.07.2017 16:58:27 |#3375431
daha ilk şiirim, epey bi afalladım. hatam ve kopukluk illa ki olacaktır, zamanla umarım daha iyi olur :d
yalnız bir adamım ben bu akşam.
deniz çok güzel mırıldanıyor.
şarkılar eşliğinde, istiklal caddesi'nde,
akıp gidiyor zaman.
gözlerin cennetin giriş kapısı.
ne kadar istedim senle 'biz' olmayı,
ne gam ne keder, istanbul'a biz yeter,
sahiden.
sahilden sana çıkar bütün yollar,
dolup taşar küllüğüm.
gel de söndür hadi, gel de söndür son sigaramı,
hayat zorlar, hayat zor lan.
bazen bizi anlatan istanbul
bugün neden suskun böyle ?
çok mu yorulduk ki biz ?
çok mu harcandık söyle,
bileyim, sebebini.
ellerimden kaydı gençliğim.
özlemle baktığım her resim.
ne kadar ağlasam da,
ne kadar sövsem de,
acı geçmiyor, dinmiyor.
gel anlat hadi beyoğlu'na,
seni ne kadar sevdiğimi.
sokakların dili yok, hepsi bizi biliyor.
tanıyor, utanıyor.
kırmızı güller var pencerende.
bekliyor eline değmeyi,
ister at, ister can suyu ver.
eline değdikleri an,
unuturlar solmayı.
Anlatmış derdini dost bildiğine,
Bulamamış dermanı hiçbirinde.
Adresi belli ama değil elinde.
Onun kadar seveni var mı ki alemde?
Uzatsa elini tutacak yârini,
Görüyor her daim cennet gözleri.
“Yar, yar” diye atıyor yüreği besbelli.
Onun kadar seveni var mı ki alemde?
Sevdiği kadar sevilseymiş eğer
Aşklarına gıptayla bakarmış kainat meğer.
Gönlüne geçiremedi söz, doldu keder.
Onun kadar seveni var mı ki alemde?
2
+
-entiri.verilen_downvote
Akrostiş sayılır mı ? Lise arkadaşlarımla böyle bir furyamız vardı. Benim ismim zor olduğu için ilk yazılan kelime sürekli aynı olurdu, sinir olurdum.
(bkz: Mâni söylesem olur mu)
Şiir değil de kitap yazmışlığım var :) sayılır mı? :)
Gerçi sayılsa da, hangi çöplükte kim bilir..
1
+
-entiri.verilen_downvote
mor ve ötesi'nin bir şarkısına melodik olarak çok benzer bir şiir yazmıştım ve tabii ki akrostişti.
2
+
-entiri.verilen_downvote
Sanma ki benim ruhum seninkinden diri,
Ben ruhumu, gizlice, her gün ağlatırım.
Olduğundan beri ismin gönlümün zikri,
Aşkın ateşinde ruhumu kaynatırım!
Leyla’yla mecnun olsa da sevdanın piri,
Çöllere düşersen seni ben oyalarım.
Dudakların bir defa su dileyecek.
Ferhat kim? dağları yerinden oynatırım!
Dökülse! güneşin yaktığı ensemin teri.
Sen iste! çöllerde kar bile yağdırırım!
Kumların sonunda bir vaha görünecek,
Oraya mabedin, sırçadan yaptırırım!
Sensiz geçer diye kalan günlerin biri,
Zehir gibi kabuslarda ben dolanırım.
Yokluğun duvarda devasa bir örümcek,
Her gece karşımda, aklımı oynatırım.
Lâl olsa gönlün, sebebi geçmişin fikri.
Sen sussan bile, binlerce ben haykırırım!
Bir defa da olsun, bana sevdim diyecek,
Sevinçten dünyayı ayağa kaldırırım!
1
+
-entiri.verilen_downvote
Öyle çok ağlardı ki ağlayan kendisi değil gözleriydi sanki.
Kirpiklerinden boşalırcasına yağan yağmurun gövdeyi götürmesi gibiydi.
Gövdeyi götüren her zaman kan değil.
Sele tutulan bir Çınar ağacı ilk kez sefildi,
Sersefil halde yere serilecek o heybetini bile kaybetti.
Gövdeyi götüren selden bir mezarlığa çakılır gibi bir anda yerde buldu kendini.
Kilolarca toprak içinden tek sahip olduğu çamurlu bir yeşillikti,
Bulanık su üzerinden kendini gösterirdi, bir Çınar gibi değil bir çimen gibi.
Ezilmişti ve pislik içindeydi.
0
ezildim ve pisliğin içindeyim - yikaku17 03.08.2023 01:21:00 |#4582724
0
+
-entiri.verilen_downvote
başlığı yok ama şey diyebiliriz "bengi arya'ya mektuplar'da yazılan şiir 1"
zorlayınca olan şeylerin önemi kalmaz
iki anıyı koleksiyona eklemek için yitirilmiş anlar
yitirilirmiş desek herhalde kimse kızmaz
her şey olup bitince durgun sulara benzer müziklerin,
uzak bakışlara eşlik etmesinin nahoşluğu mu sarhoşluğu mu
suyumuz, toprağımız, saksımız değil sorunlu olan
çiçekler de ölmek ister kimi zaman
rengini geceye ödünç vermiş bahtların tahtında
uyku kaçırmalarıyla meşhur olanlar oturur
neşeli aşkların cennet bahçesine
ancak çok uzaktan benzer gönlüm
ömrü; küçük bedenine müebbet ruhum, kördüğüm
balım, her yaraya pansuman gerekmez
zaman hep gider, geri gelmez
çirkin duvarların, güzel boyaları gökyüzünü kapatır
ve gözlerim gül yüzünü görmek için kapanır
Tek bir söz söyle şimdi bana
Şöyle ki tüm hayallerim senin adına yığılsın.
Mesafeler bitsin artık
Yola koyduğum dualarım
Tek bir şey söyle bana
Geçmişim geleceğimden korkmasın artık
Aşk romanlarında yer bulmuş sevdam
Kıralım kalemi boşa akmasın mürekkep.
Tek bir söz söyle şimdi bana
Silinsin üzerimde ki karanlık
Sinsin peri tozu tüm dünyama
Gülmesin kimse sen gibi bana
Tek bir söz söyle bana
Sigaradan önce aklıma gelsin adın
Esrara karışmasın adın
Dolmasın sebepsiz yere hayal mezarlığım
Tek bir söz söyle şimdi bana
Yerleşip kalsın ağzıma cümlelerin
Sürekli sana ait kelimeler heceleyim.
Tek bir söz söyle bana
Cüzdanıma fotoğrafın girsin
Dursun zaman
Bitsin mesafeler
Tek bir söz söyle şimdi bana
Yağmur başlasın çorap topraklarda
Gökkuşağının rengi yayılsın her yana
Tek bir söz söyle şimdi bana
Vurgun kalmasın kalbim
İlacini aramasın damarlarım
Dinsin derin dusuncelerim
Tek bir söz söyle bana
Anlasin vücudum ikimizin uyumumu
Aynalar da aramiyim seni
Tek bir söz söyle şimdi bana
Calmasin kafamda o eski şarkı
Ziyan etme şairin dizelerini
Tek bir söz söyle bana
İleride ayrılık olmasın
Sevgi bitmesin
Saygı dinmesin
Sadakat yitmesin
1
+
-entiri.verilen_downvote
--- spoiler ---
9-A sinifindan siyah giyen adam huzun siirini bize okuyor
--- spoiler ---
Gökyüzünde bulutlar ağlar,
Rüzgar eser, kalbimde hüzün çağlar.
Umutsuzlukla dolu bir dünyada,
Mutluluğu ararım, içimdeki fırtınada.
Gözlerimde yaşlar, gülümsememde yara,
Hayat bazen zor, bazen de hüzünlüdür bana
Anılar yük olur içimde bir ağırlıkla
Yaşanmışlıklar arasında boğulurum ardı ardına
Gönlümde umutsuzluk kara bulutlar gibi,
Mutsuzluk yüreğime saplanmış bir diken gibi,
Acıyla kanatıyor içime sinmiş bir yara gibi,
Gözyaşlarım sel olmuş,hüzünle dolmuş bir sahra gibi.
alkış alkış
0
+
-entiri.verilen_downvote
Takvimin kaçıncı yaprağıydı seni hatırlatan
Kara gözler miydi bana beni unutturan
Zihnimle özdeş sesinin tınısı
Hangi duvar anlatır derinlerdeki feryadı
Bakma sen düştüğüm bu hâle
Film şeridine evrilmiş geçmiş büküyor belimi
Farkındayım. Bu var oluşumun son eşiği
Bu aralar farklı bir yorgunluk var üzerimde
Zaman beni mi alıyor yoksa benden mi çözemedim
Her duygunun çok olduğu beni, ben de çok özledim
Bir çift giden var
Aynı şehrin havasını soluduğumdan haberdar
Son nefesin peşi sıra giden benden bihaber
Ara sıra daraldığı oluyor.
Ara sıra dediğime bakma sen.
raylara prangalıdır her günümün kasvetli aydınlığı.
Hoşçakal diş ağrısı yâhut misâli yürek sızısı.
(bkz: Ömür keşkelerle geçiyor be)
1
+
-entiri.verilen_downvote
Ayın üçü, vurmuş kapına gölgem
Gelmiş miyim kapına dönde bir bak
Henüz sen bana gelmemişken
Peşimi bırakmayan sokak köpekleri
Tutmuş ellerimi, kaybolmayı dilerim diye gözlerinden
Bak kenarında penceren kalbimin,geçmez geçmişler silmeden
Sanki hiç bakmazlar yüzüne
Görecekse evini yeni biri
Kirli olmamalı penceren
Çıkart kahvelerden bir yansımayı
Değsin bu başım omzuna böyle
Bilmiyorum yine de umudum kapında gölge
Her aldığın toz ardından yazın baştan
Derin dehlizime
Yine de
Saydım hecelerini
Bir rüzgar atıp savursun diye
Kuytu seçtim boğuk sokakları
Tutarım nefesimi sen kokuyor her yer
Karanlık virgüllerin parıldayan bitişleri
Kibar ve ellerin gibi ulaşılmaz göklerin
Of gözlerim, sisli bir göğe kulak vermişim
Bulutların ardındaki evren, nerede kaç saatim
ardında bekler gözlerin galaksiden
Hiç bitmeyecek gibi sevinçlerin
Yaşamak imandan gelir
Yoksa bilmez miyiz, bilmediklerimizi
Yoksa işimiz ne durduk yere törpüleniriz
Bak yerle yeksan yadeller
Bu gözler bu kor ve kör yürekler
Ellerinden tutsam sen bilmeden
Belki duyarsın da görmeden
Henüz sen bana gelmemişken
Ulaşmaya çalışma unutma gereken
Hatırlatmak unutmuş birine güneşi geceden
Saysam sana yerden göğe hakkı
Buradan, biraz dargın biraz ağrılı
Dolanır döngüye dişli, biz sarılarak birbirimize
Dolaylı sözler ardında kinimiz
sayarız kaç kez biteriz başladığı yerden
Kırılmış dalın, düşmüşüm
Asılı kalmış hayallerim
Nefsimi tutmuşum sonra
Yeni bir fotoğrafını görmüşüm
Bilmezsin, on iki geçe sersizleştim ben
Seni defalarca öpmüş müyüm
Yoksa ben mi attım bu toprakları bana
Her gece kaldırıp yüreğimi yattığı yerden
Açtım gözleri baktım karanlık gök
Başım, boş mezarımda diken
Yüreğimden filizlenir bir resim
sondan açar sayfayı hissin his
Yoruldum diyorsun oynamamışken hiç
Ben bitiyorum, duysam sesini
kokun hala aynı mı
Duydum kokusu aynıymış hasretin
Gözlerime gül olmadan mermi patlasın, silah dikenler
Bu kopukluk akli dengemi bozmadan kaçsın burdan
Şimdi öl tekrar, bozuk saatim on ikiyi vurmadan
Öl kalbim ay altı Haziran
Gök
gözüktüğü kadar kuyudan.
06/23 Isparta